12 Ocak 2011 Çarşamba

ÇEVREMİZİ TANIYALIM


Çocuklara çevremizi tanıyalım konusunu eğlenceli bir şekilde öğretmek için kumaş üzerine bir sokak resmi çizerek, sokakta bulunan dükkanların, apartmanların,parkların resimlerini renkli boyalarla boyadım ve buralar için renkli kartonlardan hazırladığım malzemeleri uygun yelere yerleştirmelerini istedim. Böylece çocuklar sokağı görsel olarak algıladı ve nesnelerle ilişki kurarak uygun yerlere yerleştirdiler. Etkinlik sonundada sokakta bulunan dükkanları çocuklar tanıttı.Etkinlik ayrıntılı olarak blog arşivinde yer almaktadır.

ÇOCUKTUM BEN




Çocuktum ben
Rüzgarla kanatlanırdı kollarım
Bulutlarda uyurdum kuş tüyü misali
Güneşle doğardım menekşelerin arasına
Süt kokusuyla doyardım
Boğulamazdım yakamozlu denizlerde
Korkardım arının çatık kaşlarından

 














Çocuktum ben
Solmayan tebessümlere şahittim
Yıldızlar süslerdi geceleri başucumu
Yağmur damlaları sulardı göz kapaklarımı
Çilekli dondurmaya benzetirdim dostlarımı
Sakızlı muhallebi tadındaydı hayallerim
Elma şekeri lezzetindeydi mutluluklarım









Çocuktum ben
Göz yaşımdı son çarelerim
Ellerime çiçek kokuları sinerdi
Toz şeker doluydu kitaplarımın arası
En derin yaramdı kanayan diz kapaklarım
Ömrü uzun kelebekler konardı rüyalarıma
Harikalar diyarında yeşerirdi umutlarım










Çocuktum ben
Ağaç gövdelerine kazılıydı görmediklerim
Kalbim sadece kuş sesleriyle dolardı
Karanlık olan tek şey çikolatalardı
Başka gözler büyüledi gözlerimi
Kalbimin kapılarını zorladı gizemli gülüşler
Hiç acınmadan satıldı çiçekler ve kokuları













Çocuktum ben
Kanatlarım karıştı toprağa
Yumuşak omzuydu artık bulutlar
Güneş yalnızca yüzünde parladı
Pul biber sürüldü dostluklarıma
Meşru bakışmalar ödendi mutluluklarıma
Haykırışlarım oldu son çarelerim













Çocuktum ben
Yabancının elleri tutuşturdu ayalarımı
Toz şekerler yapıştı pabuçlarımın altına
Hissedemez oldum en derin yaralarımı
Kelebekler avuçlarıma düştü cansız
Yolunu sorar oldum harikalar diyarının
Ağaç gövdeleri içi boş kalplerle kanırtıldı














Çocuktum ben
Çikolataları eritti karanlıklar
Güzel insanlar boyadı hayallerimi
Aşk masalları dinler oldum
Güvenemedim minik utangaçlığıma
Kalbimle orantısız büyür oldu bedenim
Şeker bayramı heyecanıyla çarptı yüreğim









Çocuktum ben
Masum sevgi çocuklara mahsustu anladım
KAYNAK:http://babatenor.blogspot.com/2007/10/ocuktum-ben.html

SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN SPOR

Çocuk organizmasının devamlı büyüme, gelişme ve değişme süreci özelliği ile yetişkinden ayrılmaktadır. Büyüme; organizmadaki hücre sayılarının ve hücrelerin büyüklüğünün artarak vücut hacim ve kütlesinin artması, gelişme ise; hücre ve dokuların yapı ve bileşimindeki değişimlerle biyolojik işlevlerin kazanılması, bedensel olgunlaşma olarak ifade edilebilir.Çocukluk çağında İyi düzenlenmiş bir fiziksel aktivite programı çocuğun spor ile günlük aktiviteleri arasında bir denge sağlamalı ve ailenin de desteğini almış olmalıdır. Eğitim programı ile uyumlu bir şekilde düzenlenmiş fiziksel aktivite çalışmalarının eğitim ve öğretime olumsuz etkilerinin olmadığı gösterilmiştir. Buna karşın kendini tanımasına zemin hazırlaması ve can sıkıntısının giderilmesi yolu ile okul başarısını artırmaktadır.

Çocukluk döneminde fiziksel aktivitelere katılımın olumlu etkileri
·       Büyüme ve gelişmenin daha iyi olması
·       Aktif yaşam biçimi kazandırılması
·       İleride oluşabilecek hastalık risklerini azaltma
·       Vücut sağlığının olumlu etkilenmesi
·       Fiziksel uygunluk (fitnes)  sağlanması
·       Aşırı kilo alımının önlenmesi
·       Kemik yoğunluğunun artırılması
·       Fiziksel yeteneklerin gelişimi
·       Vücudun hareket kabiliyetini anlama ve değerlendirme
·       Entelektüel gelişime katkı sağlama
·       Kişisel ve sosyal gelişime katkı sağlama
·         Kendine güveni geliştirme, Yaratıcı doğal yetenekleri geliştirme,stresle baş edebilme yeteneğini kazanma,  ruhsal iyilik ve gelişme, kendini daha iyi hissetme,bir konuya yoğunlaşma (konsantrasyon) yeteneğini kazanma
·         Hoşgörü, iyi iletişim, saygı duyma, kendini tanıma, sebat etme, hedef koymayı öğrenme, zaman yönetimi becerisi kazanma, zorluklarla mücadele yeteneği kazanma, takım çalışmasını öğrenme gibi birçok olumlu kişilik özellikleri kazanmaktadır.




            Çocukluk dönemleri ve aktiviteler

·        
Her çocuk ve gencin egzersize ihtiyacı vardır. Fiziksel ve psikolojik değişimleri nedeniyle çocuklar erişkinlerin birer minyatürleri olarak görülmemelidirler. Çocukluk çağı geniş bir zaman dilimidir ve her çocuğun gelişim ve büyüme çizgisi farklı olabilecektir. Aynı yaştaki çocukların fiziksel yetenek ve olgunlukları çok farklı olabilecektir. Bu faktörler göz önüne alınarak uygulanması düşünülen aktivite programı planlanmalıdır. Bu nedenle beklenti ve hedefler çocuğun gelişme düzeyine uygun olmalıdır. Bu noktada hekimlere ve spor eğitimcilerine iş düşmektedir. Aşağıda yazılmış olan aktiviteler genel öneriler olup çocuğun gelişim ve büyüme durumu göz önüne alınarak karar verilmelidir.
2-4 yaş
Bu yaş çocukları koşma, yakalama, sıçrama gibi birçok temel becerileri yapabilirler. Denge ile ilgili gelişim devam etmektedir. Hareketli nesneleri izlemede zorlanır, dikkatleri kısa sürelidir. Kopya ederek öğrenirler. Planlanmış uzun süreli aktiviteler uygun değildir. Değişik eğlenceli oyun aktiviteleri yaptırılabilir. Oyun alanlarında, kırda koşma, yürüme, sallanma, yuvarlanmalar aktiviteleri, gözetim altında olmak koşulu ile su oyunları, pedagojik olarak yetkin eğitmenlerce verilebilecek basit cimnastik ve dans aktiviteleri önerilebilir.
Erken çocukluk dönemi (5-7 yaş)
Bu yaş döneminde bireysel aktivitelere ağırlık verilmelidir. Denge daha çok gelişmiştir, hareketli nesneleri daha iyi izler, dikkat süresi biraz daha uzamıştır, ancak birçok detayı hatırlamakta ve hızlı karar vermekte zorlanır. Fiziksel gelişim, büyüme ve motor yetenek gelişimi için çeşitli aktiviteler önerilmektedir ancak bunlar uzun süreli olmamalı ve sık dinlenmeler verilmelidir. Dans aktiviteleri, cimnastik çalışmaları, seksek benzeri oyunlar, İp atlama, ağır olmayan toplarla oynama, atma, yakalama, üç tekerlekli veya destekli bisiklete binme, tırmanma, gözetim altında yüzme, kendi vücut ağırlığı ile veya hafif toplarla ağırlık çalışmaları önerilir. Altı yaştan sonra çocukların motor yetenekleri ve güvenlik algılamaları artmaktadır. Takım sporlarına uyum sağlama yetenekleri artar. Çocuklar motive etmek için hareketlerinden övgü ile söz edilmelidir.
Televizyonun Etkileri


Televizyon çocukların ilk aylardan itibaren ilgisini çeken bir araçtır.Birkaç aylık bebekler bile bu renkli, hareketli ve sesli görüntüyle ilgilenirler, görme alanları içinde takip edebilirler. Bebekler büyüyüp özellikle müziğe ilgi duymaya başladıkça müzik eşliğinde verilen görsel olarak vurgulanan görüntülere daha fazla ilgi duymaya başlarlar.Televizyonda söz ve görüntü bir arada verildiği için çocuklar çok kolay etkilenirler. İyi seçilmiş programlar izlettirildiğinde çocukların bilgisini, hayal gücünü artırabilir. İlk yıllarda özellikle reklamlar bebeklerin ve çocukların ilgisini daha fazla çeker. Müzik kanalları da aynı şekilde müzik-ritim ve renkli görüntülerin eşlik ettiği klipler nedeniyle ilgi çekici olur. Bu dönemde fazla televizyon karşısında tutulan çocukların televizyon izleme alışkanlıklarının gelişmeye başladığı bilinmektedir. Özellikle de çocuğa rahat yemek yedirmek veya onun sakince oturmasını sağlamak amaçlı olarak televizyon seyretmeye teşvik edilen çocukların okul yıllarında da sürdürecekleri şekilde televizyon izleme alışkanlığı gelişmektedir. Ayrıca anne-babası çok televizyon izleyen çocukların da yine model alma yoluyla zaman geçirme ve eğlenme aracı olarak televizyonu tercih etmeleri söz konusudur.


Uzmanlar aşırı televizyon izlemenin çocuklar için iyi olmadığını uzun zamandır savunsa da, birçok ebeveyn kendi televizyon bağımlılığı yüzünden çocuklarının televizyon önünde geçirdikleri zamanı denetleyememektedir
Çocuğu televizyon izlemekten yoksun bırakmak değil; ancak kaliteli çocuk yayınlarını günün belirli zamanlarında uzun süreli olmamak kaydıyla belirli bir program içinde izlettirmek önerilmektedir Ayrıca, ona yemek yedireyim diye kanal kanal reklam ya da çizgi film aramak ise pek önerilmemektedir Çocuk programları ve çizgi film izlettirme gün içinde programlanabilirse hem çocuğu televizyon izlemekten yoksun etmemiş, onun için izlenmesi gereken programları benimsetmiş, hem de bağımlı olmasını engellemiş oluruz.

BEN BİR ELMA KURDUYUM
KIVRILA KIVRILA GEZERİM

Ben bir elma kurduyum kıvrıla kıvrıla gezerim
Nerde bir elma görsem dayanmaz hemen yerim

Kırt kırt nari nari nom
Kırt kırt nari nari nom

Dalda duran elmayım
Olgunlaştım  sormayın
İçime yaramaz kurt düştü                                                       
Kuşlar başıma üşüştü

Kırt kırt nari nari nom
                                 Kırt kırt nari nari nom

Elmanın kalbindeyim
Çok tatlı bir yerdeyim
Mutluyum sevinçliyim
Haydi gelin dans edelim
Kırt kırt kırt kırt nana nini nom
  
                                               

    

                                               

ÇOCUK HAKLARI BİLDİRGESİ
İnsanlık ailesinin tüm üyelerinin niteliğinde bulunan onurunu ve eşit ve ayrılmaz haklarını tanımanın dünyada özgürlük, adalet ve barışın temeli olduğunu, İnsanın zorbalık ve baskıya karşı son bir yol olarak ayaklanmaya başvurmak zorunda bırakılmaması için İnsan haklarının hukuk düzeniyle korunması gerektiğini, Uluslar arasında dostça ilişkileri geliştirmeyi özendirmenin temeli olduğunu, Birleşmiş Milletler halklarının Birleşmiş Milletler Antlaşmasında te-mel insan haklarına, insan kişiliğinin onur ve değerine, erkeklerle kadınların hak eşitliğine olan inancını yeniden belirttiğini ve daha geniş bir özgürlük içinde toplumsal gelişme ve daha iyi bir yaşam düzeyi sağlamaya karar vermiş olduğunu, Üye Devletlerin Birleşmiş Milletlerle işbirliği içinde, insan haklarının ve temel özgürlüklerin evrensel olarak saygı görüp gözetilmesini sağlamayı yükümlendiklerini, Bu hak ve özgürlükler konusunda ortak bir anlayış oluşturmanın bu yükümlülüğün tam olarak gerçekleşmesi için büyük önem taşıdığını gözönüne alarak, Genel Kurul, Toplumun her bireyi ve her organının bu Bildirgeyi sürekli olarak gözönünde bulundurarak eğitim ve öğretim yoluyla bu hak ve özgürlüklere saygıyı geliştirmeye ve ulusal ve uluslararası geliştirici önlemlerle gerek üye Devlet halkları, gerekse bu Devletlerin yargı yetkisi içindeki ülkele-rin halkları arasında bu hak ve özgürlüklerin evrensel ve etkin biçimde tanınıp gözetilmesini sağlayamaya çaba göstermeleri amacıyla tüm halklar ve uluslar için bir ortak başarı ölçüsü olarak bu İnsan Hakları Evrensel Bildirgesini ilan eder.
 
 
           
1. İlke:
Tüm dünya çocukları bu bildirgedeki haklardan din, dil, ırk, renk, cinsiyet, milliyet, mülkiyet, siyasi, sosyal sınıf ayırımı yapılmaksızın yararlanmalıdır.
2. İlke:
Çocuklar özel olarak korunmalı, yasa ve gerekli kurumların yardımı ile fiziksel, zihinsel, ahlaki, ruhsal ve toplumsal olarak sağlıklı normal koşullar altında özgür ve onurunun zedelenmeyecek şekilde yetişmesi sağlanmalıdır. Bu amaçla çıkarılacak yasalarda çocuğun en yüksek çıkarları gözetilmelidir

3. İlke:Her çocuğun doğduğu anda bir adı ve bir devletin vatandaşı olma hakkı vardır.
4. İlke:
Çocuklar sosyal güvenlikten yararlanmalı, sağlıklı bir biçimde büyümesi için kendisine ve annesine doğum öncesi ve sonrası özel bakım ve korunma sağlanmalıdır. Çocuklara yeterli beslenme, barınma, dinlenme, oyun olanakları ile gerekli tıbbi bakım sağlanmalıdır.

5. İlke:
Fiziksel, zihinsel ya da sosyal bakımdan özürlü çocuğa gerekli tedavi, eğitim ve bakım sağlanmalıdır.

6. İlke:
Çocuğun kişiliğini geliştirmesi için anlayış ve sevgiye gereksinimi vardır. Anne ve babasının bakımı ve sorumluluğu altında her durumda bir sevgi ve güvenlik ortamında yetişmelidir. Küçük yaşlarda çocuğu annesinden ayırmamak için bütün olanaklar kullanılmalıdır. Ailesi ve yeterli maddi desteği olmayan çocuklara özel bakım sağlamak toplumun ve kurumların görevidir. Çocuk sayısı fazla olan ailelere devlet yardımı yapılmalıdır.

7. İlke:Genel kültür ve yeteneklerini, bireysel karar verme gücü, ahlaki ve toplumsal sorumluluğu geliştirecek ve topluma yararlı bir üye olmasını sağlayacak eğitim hakkı verilmelidir. Bu eğitimde sorumluluk önce ailenin olmalıdır. Eğitimin ilk aşamaları parasız ve zorunlu olmalıdır.
8. İlke:
Çocuk her koşulda koruma ve kurtarma olanaklarından ilk yararlananlar arasında olmalıdır.
9. İlke:Çocuklar her türlü istismar, ihmal, ve sömürüye karşı korunmalı ve hiçbir şekilde ticaret konusu olmamalıdır. Çocuk uygun bir asgari yaştan önce çalıştırılmayacak, sağlığını ve eğitimini tehlikeye sokacak fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişmesini engelleyecek bir işe girmeye zorlanmayacak ve izin verilmeyecektir.
10. İlke:
Çocuk ırk, din ya da başka bir ayrımcılığı teşvik eden uygulamalardan korunacaktır. Anlayış, hoşgörü, insanlar arası dostluk, barış ve evrensel kardeşlik ortamında enerji ve yeteneklerini diğer insanların hizmetine sunulması gerektiği bilinciyle yetiştirilmelidir.
   
Beni Koşulsuzca Sevin!
Otizm Nedir?
Otizm yaşam boyu süren bir durumdur.Otizm her bireyi farklı düzeyde etlkiler.Otizm ömür boyu süren bir durumdur ama otizmi olan bireyler birçok beceriyi gerçekleştirebilir ve birçok şeyi öğrenebilirler.Otizmi olan bireyler insanlar duygularını,isteklerini,anlatmakta zorlanırlar.Yeni inanlarla tanuşmakta ve arkadaşlar edinmekte zorlanırlar.Diğer insanların ne düşündüğünü anlamakta zorlanırlar.Otizmin sebebi bilinmemektedir.Çocuğunuzun otizmli doğmasının sebebi sizin kötü bir ebeveyn olmanız değildir!
Bazı ailelerde birden fazla otizmli birey olabilir .Bu  da otizmin genetik olabileceği sorusunu akııllara getirmektedir ve bu konuda araştırmalar devam etmektedir.Ama kesin olan şudur ki otizmin sebebi psikolojik bir durum değildir.Otizmi olan bireyler konuşamayabilir.Başka insanların ne söylediğini anlamakta zorlanabilir.Sadece en sevdikleri şeyler hakkında konuşabilir.
Diğer insanların söylediklerini taklit edebilir.Diğer insanların duygularını anlamakta zorlanabilir.Diğer bireylerin oyunlarına katılmak istemeyebilir.Her gün aynı şeyleri yapmaktan,aynı oyunu oynamaktan zevk alabilir.Otizmli bireyler için koordinsayon gerektiren aktiviteler zor olabilir.
Çatal kullanmak,makasla kesmek, bisiklete binmek ya da bıçakla kesmek zor gelebilir.Bir alanda matematik,sanat ya da dil gibi çok iyi olabilirler.Görsel olarak öğrenen bireyler oldukları için  gözlem yoluyla başka bireylerin yaptıklarına bakarak yapılanı kolaylıkla öğrenebilirler.Bir aktivitede dikkatlerini toparlayıp yoğunlaştırabilirler.Otizmli bireylerde öğrenme güçlüğü olabilir.
Otizmli bireylerin %70-80'nin zihinsel engelli olduğu doğru değildir.Otizmli bireyler  öğrenen fakat öğrendiklerini uygun şekilde uygulamakta sıkıntı yaşayan bireylerdir.Otizmli bireyler okuma-yazma öğrenebilir.



Otizm ve Duyular
Beş duyumuz görme,işitme,duyma,dokunma,koklama otizmli bireylerde bir takım farklılıklarla ortaya çıkabilİir.Otizmli bazı bireyler parlak ısşılkarı ve renkleri sevmeyebilir.Bazıları ise bunlardan çok hoşlanabilir.Bazı otizmli bireyler yüksek seslerden rahatsız olabilirken bazıları da belli sesleri çok sevebilir.Bazı kokular onları rahatsız edebilirken bazı kokuları da çok sevebilirler.Bazı bireyler dokunulmasını istemezken bazılarıda dokunulmaktan ve dokunmaktan çok hoşlanabilir.Bazı bireyler yemek ve tatlar konusunda çok seçici olabilirken bazıları da her türlü yemeği sevebilir.


Kütle, Ağırlık, Hacime dair diğer fen konularınıda uygulamalı olarak öğrenmek istiyorsanız Şişli Bilim Müzesi'ni ziyaret etmelisiniz...

11 Ocak 2011 Salı

 
Yazar Olmak İsteyen Çocuk
Yazar olmak isteyen çocuk, televizyonu bilinçsizce izlemekten ve sınırsız oyun oynama duygusundan kendini kurtarmayı başarmış; okumaya, gezip görmeye,yazmaya, meraklı bir öğrenciyi tanıştıracak
sizinle. Bakalım onu kendinize ne kadar yakın hissedeceksiniz?.
Beyaz Kuyruk aslı öyküde bir yavru tilkinin heyacan verici macerasını okuyacaksınız. Bakalım bizim beyaz kuyruk bir gün çıkagelen avcılardan kurtulabilecek mi?.
Piton yılanı ile karıncalar öyküsündeyse, ormana yeni taşınan piton yılanının diğer canlılara pek iyi davranmadığını göreceksiniz.Ama ona dersini vermek sizin elinizde. Neden mi?.
Çünkü bu kitaptaki bütün öyküleri siz tamamlayacaksınız..
Çetin, kitap yazanları merak ederdi zaman zaman. Bir yazarla tanıştığını, oturup söyleştiğini düşlerdi sık sık. "Bir gün, ben de kitap yazabilir miyim?" diye düşünürdü. Öğretmen, sınıfta "Ne olmak istiyorsunuz?" diye sormuştu. Kendisine sıra geldiğinde hiç tereddüt etmeden: "Yazar olmak istiyorum öğretmenim!" demişti.
Yazacaklarını düşlerdi zaman zaman. Dedesinin yılbaşında armağan ettiği ajandaya notlar almaya başladı: "Çok okumalıyım, çok gezmeliyim..."
Çetin Köyoğlundan yazar olmak isteyen çocuklara adanmış harika bir eserdir.

 Yazarı K.Çetin Köyoğlu'nun hayatı;1958 yılında antalyada doğdu. İki yıl gazete muhabirliği yaptı.1979 yılında aksu eğitim enstitüsünü bitirdi.Urfa,Konya,erzurum ve Antalya'da öğretmen olarak çalıştı.
Çeşitli Dergilerde makaleleri yayınlandı.1997 yılında cilveli demokrasi, 1998 yılında kadın adlı büyüklere yönelik kitapları yayınlandı.2000 yılında Yazar olmak isteyen çocuk ve Kralın
doğum günü adlı kitabını yayınladı.2002 yılında Bilginler Dosyası adlı çocuk romanı dosyası özgür eğitim yayınlarınca mevlüt kaplan adına yapılan yarışmada
birincilik ödülü aldı ve eser aynı yıl yayınlandı.
 
                                       MİNİK ELLER ÇEVREYİ KORUYOR!


Hepimiz biliriz ki çocuklarımızın doğaya ve tüm canlılara karşı ayrı bir ilgileri vardır. Piknik yapmak,ormanda koşmak,top oynamak, tırmanmak, çevrede gördükleri her şeyi dikkatlice izlemek,onlar hakkında soru sormak, tüm bunlar çocuklara özgü, hayatın vazgeçilmez zevkleridir.
     Ancak hızlı ve düzensiz yerleşim, değişen hayat şarları karşısında  bunu her çocuğun  yapma şansı artık yoktur,çoğu çocuklarımız etrafımızda bulunan çok değişik canlı türlerini bırakın görmeyi,adını bile duymamıştır. Bunun tek nedeni  insanlarımızın  doğaya verdiği bilinçsizce zararlar, sorumsuz avlanma , doğal kaynaklara,çevreye verdiğimiz zarar, aşırı zirai ilaç kullanımı ve kirlilik gibi unsurlar sayılabilir. Bugün çevreyi bu hale getiren büyüklerin genelde küçüklüklerinde bu konuda herhangi bir eğitim ve uyarı almamış insanlar olduklarına inanıyorum.,çünkü hala bana küçükken yapmam gereken her şeyi yapıyor,yapmamam için tembih edilen her şeyi de yapmıyorum.(tabiî ki istisnalar olabiliyor)
 Doğayı korumak, yaşadığımız çevredeki ortak kullanım alanlarını paylaşmak,canlı yaşamına ve kendi hak ve ihtiyaçlarımıza olduğu kadar onlarınkine de saygı duymak çevre bilincinin temel unsurudur.

                         

 Çevrecilik eğitimi, doğal çevrenin korunması ve çocuğun gelişimi için oldukça önemlidir. En önemlisi de doğa, küçük yaştaki çocuklar için eğlence dolu,heyecanlı ve gelişmelerini sağlayıcı bir ortam oluşturduğu için ,ona sahip çıkmanın heyecanını çocuklara yaşatmaktır. Ebeveynlere ve eğitimcilere düşen görev ise öncelikle çocukların heyecan ,merak ve ilgilerini paylaşmak ve bu doğal ortamdan olabildiğince yararlanmak ve keşfetmek isteyen çocuklara yol göstererek, onların çevreye duyarlı olmalarını sağlamaktır. 
 İnsan gelişiminde de hayvanların, bitkilerin özellikle de evcil hayvanların katkısı olduğu sanıldığından daha çoktur. Çocuğun bedensel, zihinsel, ruhsal, ve sosyal gelişimi bir bütünlük içinde ve birbirini az yada çok etkileyerek tamamlanır. Çocuk önce kendini ve kendi dışındaki dünyayı beş duyusu ile algılar, algıladıklarını da taklit ederek, onlarla karşılıklı ilişkiye girerek öğrenir.

  Kaynak: Şeref ÖKSÜM
MİNİK ELLER VE HAYVAN SEVGİSİ


 insan gelişiminde de hayvanların, bitkilerin özellikle de evcil hayvanların katkısı sanıldığından daha çoktur.

Çocuğun bedensel, zihinsel, ruhsal ve sosyal gelişimi bir bütünlük içinde ve birbirini az yada çok etkileyerek tamamlanır. Çocuk önce kendini ve kendi dışındaki dünyayı beş duyusu ile algılar, algıladıklarını da taklit ederek, onlarla karşılıklı ilişkiye girerek öğrenir. Özellikle de bu karşılıklı ilişkinin kiminle? nasıl? ne sıklıkla? olduğu onun zihinsel, ruhsal, sosyal gelişimini yakından etkiler.
Çocuğun bedensel, zihinsel, ruhsal ve sosyal gelişimi bir bütünlük içinde ve birbirini az yada çok etkileyerek tamamlanır. Çocuk önce kendini ve kendi dışındaki dünyayı beş duyusu ile algılar, algıladıklarını da taklit ederek, onlarla karşılıklı ilişkiye girerek öğrenir.


Özellikle de bu karşılıklı ilişkinin kiminle? nasıl? ne sıklıkla? olduğu onun zihinsel, ruhsal, sosyal gelişimini yakından etkiler.



Çocuğun bedensel, zihinsel, ruhsal ve sosyal gelişimi bir bütünlük içinde ve birbirini az yada çok etkileyerek tamamlanır. Çocuk önce kendini ve kendi dışındaki dünyayı beş duyusu ile algılar, algıladıklarını da taklit ederek, onlarla karşılıklı ilişkiye girerek öğrenir. Özellikle de bu karşılıklı ilişkinin kiminle? nasıl? ne sıklıkla? olduğu onun zihinsel, ruhsal, sosyal gelişimini yakından etkiler.

Muhakkak ki bu ilişkideki önemli kişiler önce annesi ve diğer aile bireyleri, daha sonraları da yakın ve uzak çevresindeki insanlardır. Hayvan ve bitkiler de gerek canlı, gerekse cansız (oyuncak) halleri ile çocuğun dünyasına bebeklikten itibaren girerler.

ANNE VE BABALARA İLETİŞİM ANAHTARLARI



· Çocuğunuzla birşey konuşurken onun seviyesine inin göz göze gelmeye çalışın. İşbirliği yapmaya daha istekli olacağını göreceksiniz.

· Söyleyeceklerini bilseniz bile onu iyi dinleyin. Çocuğunuzun anlattığını sıkıntıdan patlasanız bile can kulağıyla dinleyin.

· Çocuğunuzu yargılamadan dinleyin. Böylece onun gerçek duygu ve sorunlarını öğrenme şansınız olur.

· Çocuğunuzun duygularına karşı çıkmayın. Düşüncenin doğrusu yanlışı olsa bile duygunun doğrusu yanlışı olmaz.

· “Korkuyorum” diyorsa ne var bunda korkacak diyerek karşı çıkmak yerine demek korkuyorsun diyerek yanında olduğunuzu hissettirin.

· Yaşadığı problemden ne sonuç çıkardığını sorarak tercübe kazanmasına yardımcı olun. O sırada onunla asla tartışmayın ders vermeye çalışmayın. Mutlaka gerekiyorsa bunu duyguları yatıştıktan sonra yapın.

· Çocuğunuzu kendinize düşman etmek istemiyorsanız “ben sana demedim mi” demeyin
· Çocuğunuza emir vermeyin. Ondan isteyin .
Çocuğunuzla konuşurken fiillerin sonuna “ebilirsin” i ekleyin (yapabilirsin, üstesinden gelebilirsin öğrenebilirsin) şeklinde konuşun.
Çocuğunuzla iddalaşmayın, yumuşak sesle ben böyle düşünüyorum deyin ve susun.
Çocugunuza düşünce ve duygularını ifade etme fırsatı verin, cevap veriyorsa kızmayın.

· Çocuğunuza bir satıcıdan istediği indirimi kavga etmeden almayı öğretin. Ona iyi model olun, kız çocuklar anneyi, erkek çocuklar babayı örnek alır.
· Çocuğunuza doğru bilgi verin. Nasılsa anlamaz bunu onun için yapıyorum gibi
gerçeklerin arkasına sığınmayın. Kaybolan güven geri gelmez

ÇOCUĞUNUZUN YAPTIĞI BİR ŞEYDEN HOŞLANDIĞINIZDA BUNU SEBEBİYLE BELİRTİN BÖYLELİKLE OTOMATİK TEŞEKKÜR YERİNE İNSANLARI MUTLU EDEN ÖZEL TEŞEKKÜRE GEÇEBİLİRSİNİZ...

Çocuğunuzun ilgilendiği konulardan kitaplardan, müziklerden zevk almaya çalışın.
Özel günlerinde yanında olun.

Buna rağmen çözemediğiniz sorunlarda bir uzmandan yardım alın.

H. Baykallı
NLP Eğitmeni Performans Danışmanı

AİLENİN KİŞİLİK GELİŞİMİNDEKİ ETKİLERİ

Olumlu olumsuz anne baba tutumları ve çocuğa etkileri:
1) Baskıcı ve kabul edici tutum:
Bu tür anne babalar çocuğun sosyal yaşantısını kontrol altına alırlar. Oyun arkadaşlarına ve seçimlerine hep müdahale ederler. Bu tür çocuklarda;
· Gelişim geriliği
· Uyumsuzluk
· Anne babaya aşırı bağımlılık
· Aşağılık duygusu
· Korkular oluşur.
Kimi hırslı anne baba çocukların yetersizliklerini hoş görmezler. Yeteneklerini ve kapasitelerini zorlamaya çalışırlar. Yetenek ve kapasitelerinin üzerinde başarı beklerler. Bu durumda çocuklar aşırı gayretli ve hırslı olurlar. Küçük başarısızlıklar altında ezilirler. Bu durumda yine aşağılık duyguları ve başarısızlık korkuları oluşur.
2) Baskıcı ve reddedici tutum:
Bu tür anne baba ilgisiz, sevgisiz, dayak atma suretiyle reddedici tutum içine girerler. Çocuğa bağımsızlık vermezler. Aşırı yasaklar koyarlar ve aşırı koruyucu davranışlarda bulunurlar. Buna karşılık çocuklarda:
· Hırsızlık
· Yalancılık
· Utangaçlık gibi durumlar görülebilir.
3) Reddedici tutum:
Bu tür anne baba çocuklarına karşı ilgisiz ve ihmalkardırlar. Gevşek ve tutarsız disiplin uygularlar. Çocuklarını kendi hallerine bırakırlar. Bu durumda çocuklarda:
· Otoriteye karşı gelmek
· Kötü ve olumsuz davranışlarda bulunma gibi dikkati çekmeye yönelik davranışlar görülür.
4) Tabii ve kabul edici tutum:
Bu tür davranışlarda bulunan anne baba çocuklarının olmayacak isteklerini kabul ederler. Çocuklarının kusurlarını görmezden gelirler. Başarılarını sürekli överler. Kısacası çocuklarını şımartırlar.

 

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ÖNEMİ
Okul öncesi eğitim olarak adlandırılabilecek ilk kurum, çocuklar için oyunun en önemli eğitim aracı olduğunu ileri süren pedagog Freidrich Wilhelm Froebel tarafından 1816 yılında kurulmuştur. 20. yüzyıla gelindiğinde ise okul öncesi eğitim döneminin çocukların gelişim özellikleri ve eğitim ihtiyaçları açısından çok önemli bir dönem olduğunun farkına varılmış ve çocuğun geleceğini belirlemedeki etkisinin önemi anlaşılmıştır. Günümüzde ise bilimsel olarak okul öncesi eğitimin başlaması gereken yaş aralığı 3 - 6 olarak belirlenmiştir. Türkiye'de okul öncesi eğitim ihtiyacı kadınların çalışma hayatında daha çok yer edinmeye başlaması ile ortaya çıkmış, ailelerin bilinç düzeylerinin artmasına paralel olarak da ilgi artmıştır. Bunun yanı sıra anne baba eğitimi çalışmaları ile de anne babaların bilinç düzeylerinin de yükseltilmesine çalışılmaktadır.

Çocukların zihinsel ve kişilik gelişiminin %70 i 0-6 yaş arasında tamamlanmaktadır. Çocuğun temel bilgi, beceri ve alışkanlıklarının bu erken dönemde kazanılması, zihinsel yeteneklerinin hızlı bir biçimde gelişip biçimlenmesi ve gelişimine ait ilk temellerin bu dönemde atılması nedeniyle 0-6 yaş dönemi büyük öneme sahiptir.

İnsan yaşamında bu kadar önemli bir yeri olan bu dönemin en iyi biçimde değerlendirilmesi, nitelikli bir okul öncesi eğitimle gerçekleşebilir. Bu nedenle, okul öncesi eğitimin kalitesini artırmak, en etkin biçimde düzenlemek ve tüm yaş grubuna hizmet edecek biçimde yaygınlaştırmak çok önemlidir.

Bu nedenle, Okul Öncesi Eğitimi Genel Müdürlüğü üzerine düşen görevleri, ülke çocuklarının ve ailelerin menfaatleri doğrultusunda programlar geliştirerek, projeler hazırlayarak, eğitici materyaller geliştirerek ve periyodik olarak öğretmen eğitimi yaparak yerine getirmektedir.

ÖNERİLEN KİTAPLAR:

Haluk Yavuzer, Çocuğunuzun İlk 6 Yılı

İlkim Öz, Çocuğun Gelişim Dönemleri

Farklı Bir Anne Olmanın Alternatif 101 Yolu
Vicki Lansky
Papirüs yayınevi

Farklı Bir Baba Olmanın Alternatif 101 Yolu
Vicki Lansky
Papirüs yayınevi

Okul Öncesinde Anne Baba Öğretmen Kaynak Kitapları
Belma Tuğrul Buket Akkoyunlu
Pegem Yayınları

Çocuğunuzu Tanıyın
Anne Baba ve Öğretmenin El Kitabı
Yahya Türkeli
Toroslu Kitaplığı

                        Yumi’nin Başına Gelenler
Yumi çok sevimli bir kaplumbağaydı. Parlayan gözleri, sürekli gülen bir yüzü ve sırtında harika işlemeleriyle çok güzel bir kabuğu vardı.
Fakat Yumi bugünlerde biraz durgundu. Onu üzen bir şey vardı. Annesi Yumi’yi çağırdığında, Yumi gelinceye kadar ne diyeceğinin unutuyordu. Çünkü, Yumi çok yavaş yürüyordu. Arkadaşlarıyla oynamak için sözleşiyorlardı. Ancak, Yumi gittiğinde herkesin
dağıldığını görüyordu.
Aklında bu düşüncelerle yürümeye başladı. Sonra karşıdan hızla kendisine yaklaşmakta olan, tırtılı gördü.
Yanına gelince “Ooo… Ne kadar çok ayağın var öyle….” dedi. tırtıl güldü.
“Eğer senin kadar çok ayağım olsaydı, belki daha hızlı yürür, oyun yerine arkadaşlarım dağılmadan yetişirdim” dedi.
Sonra tırtılın yanından uzaklaştı. Ve yanında yürümekte olan tavşanı fark etti. “Ooo… ne kadar uzun kulakların var öyle…” dedi. “Eğer senin kadar uzun kulaklarım olsaydı, annemi daha çabuk duyabilirdim” dedi. Tavşanda anlamıştı, Yumi’nin üzüntüsünü. Tavşanında kendisine ne dediğini duymadan yürüdü Yumi.
Biraz daha ilerledi ve ağacın altında dinlenmekte olan fili gördü. Ve “Ooo… ne kadar büyük bir burnu var öyle” dedi. Fil duymuştu Yumi’nin dediklerinin. Sonra: “tırtıl gibi çok ayağım, tavşan gibi uzun kulaklarım, birde fil gibi uzun bir burnum olsaydı ne güzel olurdu” diye söylendi Yumi.
Ertesi gün; tırtıl, tavşan ve fil Yumi’yi ziyarete gittiler. Tırtıl üç çift ayak, tavşan bir çift kulak,filde uzun bir burun yapmıştı Yumi’ye.
Tüm bunları Yumi’ye uzatıp “Belki gerçek değil ama senin için yaptık” dediler.
Yumi, öyle çok sevinmişti ki. Hemen ayakları, kulakları ve kocaman burnu taktı. “Ooo…“ dedi. “Tıpkı sizinkiler gibi, ne güzel” dedi. Ve oradan oraya, sevinçle bağırarak yürümeye başladı.

Ama, o da ne !.. Yumi yürürken, burnu ve kulakları yere değmiş ve ayaklarına dolanmıştı. Ayakları dolanan Yumi, önce sendeledi, sonra paldır küldür yuvarlandı. Ne olduğunu anlayamamıştı. Tırtıl, tavşan ve fil kahkahalarla gülüyorlardı…
Yumi, yerden kalktıktan sonra “Evet istediğin şeyler bizde var. Ama seninde sırtında, her zaman yanında olan bir evin var. Bizimse böyle bir kabuğumuz yok. Seni tehlikelerden koruyan, har an yanında olan bir ev! “ dediler. Bunun üzerine Yumi, taktıklarını çıkartıp: “Ooo… doğru, bir daha böyle bir şey yapmayacağım. Evim sayesinde canım yanmadı. Ama bir daha sizlere özenmeyeceğim. Çünkü; benimde evim çok güzel!” dedi..ve gülmeye başladılar.